M. Efe
GÜÇLÜ ÇEVRE BAKANLIĞI GÜÇLÜ TÜRKİYE
ÇEVRE GÖREVLİSİ ÇALIŞTIRMAYAN ŞİRKETLERE CEZA YAĞACAK
Çevre ve Orman Bakanlığı işletmelerde çevre görevlisi bulundurulmasını, çevre birimi oluşturulmasını veya yetkili danışmanlık firmasıyla anlaşma yapılmasını bu yılın başından itibaren zorunlu hale getirdi. Böylece çevreyi kirletme ihtimali olan şirketlere aylık yaklaşık 2 bin TL çevre görevlisi çalıştırma veya yetkili danışmanlık firmasından hizmet alma maliyeti yüklenmiş oldu. Denetimlerde zorunluluğa uyulmadığı tespit edildiğinde idari para cezası uygulanacak. Çevre yönetim birimi kurması gerektiği halde kurmayanlara 6 bin TL, çevre görevlisi bulundurmayan veya Bakanlıkça yetkilendirilmiş firmalarla anlaşmayanlara 4 bin TL ceza verilecek. İdari para cezaları her yıl yeniden değerleme oranında artacak.
Düzenleme çevreye yararlı olacak mı bilinmez, ancak bu sayede Çevre ve Orman Bakanlığı en etkin bakanlıklardan biri olacak. Mevcut işlerinin yanı sıra binlerce çevre görevlisini seçecek, danışmanlık firmalarına yeterlik belgesi verecek, belgelerini iptal edecek, uygulamayı denetleyecek, işletmelere ceza kesecek, affedecek. Bakanlık biraz daha büyüyecek. Çalışanları emekli olduklarında veya istifa ettiklerinde sınavsız çevre görevlisi olabilecek.
Bütün kamu kurumları daha etkin hale gelmek, diğer kurumlar ve özel sektör üzerinde söz sahibi olabilmek için çaba harcar. 657 nin doğası böyle. AB uyum yasa tasarılarına ustaca sızdırılan maddelerle her bürokrat kendi kurumunu etkinleştiriyor. Siyasetteki tabii boşluklar bürokratik müdahalelere ortam hazırlıyor. Şartlar olgunlaştığında etkinleşme müdahalesi geliyor. Önce vergi, sağlık, güvenlik, çevre, laiklik, adalet gibi bir kutsal bulunuyor, ardından resmi meslek örgütlerinin payı verilip desteği alındıktan sonra uygun siyasi ortam bekleniyor. Kamu kurumlarının etkinleşme çabaları, hükümetlerin yatırım ortamını iyileştirmek için yaptığı samimi çalışmaları da gölgede bırakıyor.
Çevre bilinci ile Çevre Bakanlığı bilinci örtüşmüyor. İşletmelere çevre görevlisi istihdam etme zorunluluğu getirilmesi çevreye yapılan en büyük haksızlıktır. Çevreyi korumanın bundan daha pahalı bir yöntemi olamaz. En verimsiz yöntemle çevreyi korumaya çalışmak başta çevreye zarar verir. Amacın çevreyi koruma değil, bazı kişi ve kurumların etkinliğini artırmak olduğu bellidir. AB ülkelerindeki çevre mevzuatıyla, Çevre Bakanlığı’nın bürokratik vesayetçi uygulamalarının benzer tarafı bulunmamaktadır. Uyum yasaları bürokrasinin etkinliği için sadece kılıf olabiliyor. Çevre koruma görevi bir bakanlığa bırakılamaz. Çevre, bürokrasinin daha fazla önemsenme girişimlerine veya bu girişimleri engelleme çabalarına kurban edilmeyecek kadar önemlidir.
Temiz bir ortamda yaşayamıyorsak, kişi başına milli gelir yüz bin dolar da olsa önemi yok. İşletmelere getirilen zorunlu istihdam maliyetinin onda birini harcadığımızda çevre için çok daha önemli adımlar atılabilir. Bakanlık çalışanları düzenlemelerden oldukça hoşnut. Önceden işletmelere denetim için gittiklerinde fazla önemsenmediklerini, bundan sonra iyi karşılanacaklarını düşünüyorlar. En azından uygulama nedeniyle işe başlayan çevre görevlisi, bakanlık yetkilisini iyi karşılayacak.
Çevre danışmanlık firmaları, yeterlik belgesi alabilmek için TMMOB’a bağlı odalardan büro tescil belgesi almak ve Bakanlık döner sermaye işletmesi müdürlüğüne ödeme yapmak zorunda.
Yeterlik belgesi her beş yılda yenilenecek, yani tekrar döner sermaye müdürlüğüne para yatırılacak ve büro tescil belgesi aranacak.
Çevre görevlisi olmak isteyenler de Bakanlık Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü hesabına para yatıracak. Döner sermaye hesabında toplanan paralar bakanlık bürokrasisinin istediği şekilde harcanacak.
Çevre görevlisinin yaptığı yanlış bildirimler sonucu işletmeye kesilecek cezadan çevre görevlisi veya danışmanlık firması sorumlu olmayacak. İşletmede çevre görevlisi bulunsa da şirket idari para cezasını ödemek zorunda kalabilecek.
İstihdam düzenlemelerinin, çevreyi korumakla veya AB uyumuyla ilgisi bulunmamaktadır. Bunlar bize özgü düzenlemeler. Çevrenin korunması da, AB ye uyum da bahane.
Bürokratlar ile bazı yarı resmi meslek örgütlerinin menfaatlerinin birleşmesi sonucunda siyasetteki boşluklar kullanılarak bu tür zorunlu istihdamlar üretilmiş. Sektöründe hakim durumda olan firmalar da piyasaya yeni girecek rakiplerini piyasa dışına atmanın yolu olarak gördüklerinden zorunlu istihdamı desteklemişlerdir.
Hepsi kaldırılmalı ve bundan sonra da zorunlu istihdam düzenlemesi yapılmamalıdır.
İşyeri hekimi, özürlü, terör mağduru, mali müşavir, sorumlu müdür, sağlık görevlisi, eski hükümlü, avukat, imam, gıda mühendisi, çevre görevlisi, elektrik mühendisi, güvenlik, psikolog, kimya mühendisi, sosyal güvenlik uzmanı v.b.kişilerin bulundurulması zorunluluğu piyasalara dayatılamaz.
Çok özel durumlarda teşviklerle bazı kişilerin çalıştırılması cazip hale getirilebilir veya kamu kurumlarında bunlar öncelikle çalıştırılabilir. Ancak hiçbir şekilde teşebbüs hürriyeti, tercih hakkı ve ekonomik haklar engellenmemelidir. Ekonomik sistemin dinamiklerine müdahale edilmediği takdirde, firmalar ürün kalitesini yakalamak için zaten nitelikli personel çalıştıracaktır.
Şirketlerimiz dünyadaki emsallerinden daha fazla yükümlülük alırsa uluslararası rekabet gücünü kaybeder. Rekabet edemeyen şirket ya kapanır ya da bu tür yükümlülüklerin daha az olduğu ülkelere gider. Sınırların belirsizleştiği yeni dünya düzeninde maliyete binde bir etki eden faktörler sermayenin ülke değiştirmesine yol açmaktadır.
Her kamu kurumu kontrolsüzce özel sektöre gereksiz sorumluluklar yüklemeye devam ederse, yakında ülkemizde istihdam zorunluluğu getirilecek şirket bulunmaz. Yatırımların desteklenmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi, istihdamın arttırılması ve yabancı sermayenin ülkemize çekilmesi için verilen teşvikler ile bunca çaba sorumsuzca getirilen yükümlülüklerle heba edilmemelidir. Ekonomik verilerdeki iyileşmelere rağmen işsizlik oranlarında istenilen seviyelerin yakalanamamasının nedenlerini buralarda aramak gerekir.
İşletmelere zorunlu istihdam yükümlülüğü getirilmesini savunanlar işsizliğe neden olacaklarının farkında olmadıkları gibi istihdam yarattıklarını zannetmekteler. Oysa, şirketlere yurtdışındaki rakiplerinin üzerinde getirilen her yük istihdama darbe vurur.
Zorunlu istihdam yükümlülüğü getiren düzenlemelerin tamamı hedef firmalara zarar vermekle kalmayıp ülkemize de zarar vermektedir. Özel sektöre bu tür yükümlülükler getiren mevzuatlar yeterince tartışılmadan belli menfaat çevrelerinin bastırması sonucu çıkarılmışlardır. Otogaz istasyonlarında mühendis sorumlu müdür bulundurulması zorunluluğu getiren düzenleme de bunlardan biridir. Beş yılı aşan uygulamasında otogaz istasyonlarındaki sorumlu müdür düzenlemesinin faydalı olmadığı herkes tarafından açıkça görülmesine rağmen zorunluluk ısrarla devam ettirilmektedir.
Önceki asırdan kalma zihniyet kurumlarımızda etkisini yitirip, demokratikleşme, özgürleşme ve dünya ile bütünleşme çabaları arttıkça rekabetin önemi daha iyi anlaşılacağından zorunlu istihdam düzenlemeleri tarihe karışacak. Ancak kısa bir süre daha geçmişimizin izlerinden türetilen bu tür dayatmalara katlanmamız gerekebilir.